ERMENİLERİN SEVMEYECEKLERİ BİR SOYKIRIM YAZISI [ I ]








Bugünlerde ilginç şeyler oluyor.
İnanasım gelmiyor, Ermeniler konusunda Millet Meclisi’nde kıpırtılar var. Ana muhalefetin önderi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşüp ortak eylem talep ediyor. Fos çıkma ihtimali çok büyük ama yine de insanın içinde bir umut yeşeriyor.
Görüşmenin konusu, “Ermeniler’in Yaptığı Soykırım” ve İngilizler’in ünlü beşinci kol faaliyetlerinden “Mavi Kitap”.
O kadar mutlu oldum ki anlatamam. Sonunda uyanıp silkelenmeye mi başladık dersiniz?

AHLAKSIZLIK ABİDESİ MAVİ KİTAP

Önce şu ünlü “Mavi Kitap” neymiş bir bakalım.
Hani iğrenç siyasi taktikler vardır. Rakibi yıkmak için aleyhinde yalanlar uydurur, ona iftira atarsın. Nedenleri ne olursa olsun bu alçakça komplonun bir tek amacı vardır. Bu amaç daima rakibin üstünde yer almaktan, onu yenilgiye uğratmaktan başka bir şey değildir. Bunun için yapılacaklarsa çok basit. Bir yalan, bir iftira senaryosu yazarsın, tutmasa da izi kalır. 
Bu iz, bir gün mutlaka rakibinin karşısına çıkar. Onu baskı altına alır, savunmaya iter, sinirlerini bozar, sürekli hata yapmasına neden olur. Sonunda da moralman çökertir ve zayıflatır. İşte, “Beşinci kol faaliyeti” için yapılabilecek basit tanımlardan biri de budur. Çok iğrenç, çok ahlaksız, ama etkili olduğu için de oldukça tutulup sıkça kullanılan bir taktiktir. Her zaman uygulanabilir. Soğuk savaş, sıcak savaş, ılık savaş, siyaset sahnesi, hiç fark etmez. Cuk oturup karşı tarafı perişan eder.


Beşinci kol faaliyetleri içinde en komik, en etkili, ama bizi en çok kahredeni, Türkçe konuşan Ermenileri kullanan Rus istihbarat elemanlarının, Doğu Cephesi’nde, Osmanlı Ordu Birlikleri arasında yaydığı “Bit yiğitte, pire itte bulunur” sloganıdır. Bu slogan, binlerce askerimizin kırılmasında oldukça etkili olmuştur. “Akan su mikrop tutmaz” ve “Mikrop senin kadar oluncaya dek sen dağ kadar olursun” gibi sloganlar, bugün herkese çok komik gelse de o devir için doğru kabul edilen oldukça etkin, yıkıcı çalışmalardandır. Bu örnekler, sağlıkla ilgili... Beşinci kol faaliyetleri, akla gelebilecek her konuya yayılabilir.

İşte “Mavi Kitap” bu tür bir amaç için İngilizler’in ürettiği bir propaganda kitabıdır. Bu tip çalışmalar, gerçeklere değil de her 
propaganda aracı gibi ya kendi insanını etkilemek ya da karşı tarafı psikolojik açıdan yıkmak amacıyla kurgulanır. Bu kitap da yalanlar ve iftiralar manzumesinden başka bir şey değildir. Bu metot, sonraki yıllarda Almanlar tarafından inanılmaz derecede etkili olarak kullanılacak ve propaganda dünyasına unutulmaz iki isim armağan edecektir. Bunlardan biri Adolf Hitler diğeriyse Dr. Paul Joseph Goebbels'dir.

ABD'NİN YAZDIRDIĞI ISMARLAMA SOYKIRIM KİTABININ FOYASI ORTAYA ÇIKIYOR

Mavi Kitap” Amerikalıların Büyükelçi Henry Morgenthau’a ısmarladığı ve 1918’de yayınlanan o kirli kitapla aynı amaca hizmet için üretilmiştir. 
Bu kitabın ne mal olduğu 1990’da araştırmacı tarihçi Prof. Heath Lowary' nin yayınladığı “The Story Behind The Ambassador Morgenthau's Story” adlı kitapla ortaya çıktı. Morgenthau'ın kitabı; kendisinin talebi, Amerikan Dışişleri’nin kontrolü ve Başkan Wilson’un izniyle yazılmıştı. Hatırata dayandığı iddiasına rağmen, içeriğini büyükelçiliğin anlaşmalı düzmece raporları teşkil etmişti. Morgenthau; kitabın yazım işini danışman-kâtiplik, şoförlük ve tercümanlık yapan iki Ermeni görevlinin üzerine yıkmış, derleyip toparlayan kişinin de farklı olmasına rağmen kapağına kendi adını yazdırırken hiçbir utanma belirtisi göstermemişti. Bu ahlaksız çabanın amacı da bellidir. Amerika’da o günlerde mevcut olan savaş aleyhtarlığını kırarak Amerika'nın savaşa katılmasını sağlamak.

Morgenthau'ın asıl hatıratı ve gerçek büyükelçilik raporlarıysa tümüyle farklıdır. 26 Eylül 1915 tarihli günlüğünde tehcir hareketine tabi tutulan Ermenilerin güneydeki yeni yerlerine salimen götürüldükleri, kendilerine barınacak yer ve iş verildiği, çalışarak hayatlarını kazanmaya başladıkları yazılıdır. Yerlerine yerleştirildiği söylenen Ermeni sayısının beş yüz bin civarında olduğu da anılarında yer almaktadır. 


ERMENİ NÜFUSU TEHCİR SIRASINDA ARTMIŞTIR 

İlginç bir saptamaya da izin verin.
Tehcir sırasındaki doğumlar göç eden Ermenilerin çoğalmasına neden olmuş.
Bu hesaba göre, onları koruyup tehciri yöneten Osmanlı askerleri; kendilerini öldürmek için baskın yapan Ermeni çeteleri ve Ermenilerin katlettiği ailelerinin intikamını almak için kafileleri basan Kürtlerle savaşıp canlarını verirken, tehcire tabi tutulanları ölümüne korumuşlardır. Üstelik görevinde yeterli başarıyı sağlayamayanları, "Savaş Divanı"nda yargılamamıştır.
"Mavi Kitap" ve Morgenthau'nun sahte anıları, bir "Alçaklık Anıtı" olarak, sanki gerçekten bir delilmiş gibi, hâlâ; ahlaksızca, arsızca, utanmazca kullanılmaktadır. 


Wilson, Amerikan Dışişleri’nin bu işe bulaşmış yöneticileri, düzenbaz Morgenthau, masalcı tercümanla kâtip, cehennemin beysbol takımına as olmuşlardır herhâlde. Unutmadan söyleyeyim: Bu tercüman ve kâtipten birinin adı Agop, diğerininse Arşak'tır. Bu isimler, çok şey anlatmıştır mutlaka.

ARAM ANDONİAN'IN DOĞMADIĞI İÇİN HİÇ YAŞAMAMIŞ NAİM BEY'LE MACERALARI (!)

"Mavi Kitap" gibi bir başka ahlaksızlık abidesi de “Naim Bey’in Anıları” kitabıdır.
Efendim; bir tek kişinin, Aram Andonian’ın iddiasına göre bu Naim Bey, "Tehcir Dairesi"nin Halep Bürosu’nda görevli bir Osmanlı memurudur. Talât Paşa’nın, Ermenilerin katli konusunda verdiği sözde emirleri içeren telgraflarını saklamış ve kitabın yazarı Aram Andonian’a vermiştir. Basit bir memur ünvanı taşırken her nasılsa bütün şifreli telgrafları elinde tutabilen bu Naim Bey; hiçbir çıkar gözetmeden, Ermeni katillerinin uğruna kellesini koltuğuna alarak, hepsini Aram'cığına hediye etmiştir. Andonian, Naim Bey’i bu ulvi davranışından dolayı öve öve yere göğe koyamaz. 


Hikâyesindeki çürük nokta ortaya çıktığında da aynı adama söylemedik söz bırakmaz. Naim Bey artık ahlaksız, şerefsiz, para için her şeyi yapan sarhoş bir pisliktir. Bu belgeleri çok para vererek almıştır Aramcık. 


Aslında ne "Halep Tehcir Bürosu"nda Naim Bey diye biri vardır, ne de şifreli telgrafları ordu düzeni içinde çalacak cesarette bir Osmanlı memuru. Çünkü bu masal, sonu idamla noktalanacak bir casusluk faaliyetinin tarifidir. Ayrıca, şifre ve telgraf defterlerinde böyle kayıtlar yoktur. Durun bitmedi. Kullanıldığı söylenen şifreleme düzeni de Osmanlı’da hiçbir zaman kullanılmamıştır. 


1920 yılında yayınlanan bu kitap da hâlâ Ermeni tezgâhının bir parçası olarak kullanılmaktadır. Bana öyle geliyor ki; bu Aram Andonian, bizim Naim Bey’in "hayali hayaletinin hayali"yle öte tarafta "hayali" telgraf koleksiyonu yapmaktadır.

Konuya şimdilik ara vermek zorundayım.
Kısmetse bundan sonraki yazımda, yine aynı konuya devam edebilmek umuduyla...








Günay Tulun