VATAN ŞEHİTLERİNE MEKTUP


Tuhaflıkla sakatlanmış birçok insanın, “Biraz demagogluk yapsam da ‘Ne adammış be!’ dedirtsem.” özlemiyle yanıp tutuşarak beklediği yıl dönümlerinden biridir bugün…
"18 Mart"la özdeşleşmiş “Çanakkale Zaferi”nin yıl dönümü…

Anlatan çok, bu nedenle anlatmayacağım savaşı.
Herkes Osmanlı Devleti’nin üzerine çullanmışken, öz vatandaş olarak kabul gördüğü ülkeyi yok ettirmek için kendi insanını arkadan vuran, “Soykırımcı Ermeni”den de söz etmek istemiyorum.
Doğu Cephesi, Sarıkamış, Rusya; Osmanlı Ordularına komuta eden ikiyüzlü Almanlar, hiç ilgilerinin olmadığı Çanakkale’ye iştah şurubu verilerek koşturulan Avustralyalılarla Yeni Zelandalılar, kan kokusu alınca sömürme iştahı kabaran İngiliz-Fransız densizlerinin yedikleri herzeler de yok gündemimde…
Gündemimi; gerçek kahramanların ülkesi vatanıma ve o kahramanlardan sonra gelen nesillerden en sonuncusuna, şu an yaşayanlara ayırdım.

"Çanakkale" ve “Kurtuluş Savaşı”nda sağ kalabilme umudu olmadığını bile bile uçarcasına ölüme giden, kahraman kelimesinin bile yeterli tanımı vermediği aziz şehitlerimiz!
En içten duygularla söylüyorum ki derin bir merak içindeyim.
Şu an bulunduğunuz o yüce katta, "Canlarımızı boşuna mı verdik?” diye hayıflandınız mı hiç?
Varlığını size borçlu olan ben ve benim gibi milyonlarca torununuz, birileri ceplerini doldursun diye savaşmadığınızı bilmekteyiz.
Biz biliyoruz da bunun tersine inanan o kadar çok kişi var ki!..
Onlar; halkın ızdırabını görüp duyamayacak kadar yüksek tutmaya çalıştıkları mal istifleme duvarlarının üzerine çıktıklarında, her şeyin kendileri için yapıldığını sanmaktalar.
Sahi, pek meraktayım: Oradan nasıl görüyorsunuz vatanı?..


"Nereden çıktı bu soru?" diyenleriniz olmadan anlatayım.
Sizler, Fransızlar ülkemizi ele geçirmesin diye canlarınızı verdiniz ama “Türkiye Ekonomi Bankası’yla Başak Sigorta bugün Fransızların elinde… Üstüne üstlük Döktaş ve İzocam adlı iki önemli kurum da cabası…”
Siz onlar yüzünden can verdiniz, sahipleriyse Alternatif ve Finans adlı bankalarını Yunan’a…”
Sizler, Almanların ikili oyunlarının en acı şahidi oldunuz. Bizlerse “Demirdöküm ve taşıt muayene işinin onlara geçmesine…”
Siz, İngilizleri yurda sokmamak için can verdiniz; biz, onları yalvar yakar “Telsim’le birlikte aldık vatana…”
Siz canlarınızı verdiniz, bazılarıysa “Yapı ve Kredi Bankası’nı İtalyanlara…”
Onlar, sizi hep arkadan vurdular; bizse “Arapları baş tacı ederek, birçok Türk varlığının yeni sahibi kıldık.”
Orada haberiniz olmuştur mutlaka: “Turkcell’de Ruslar var.”

Daha çok örnek var. Hangi birini yazayım?
Rabb'imin size ayırdığı yüce kattan bakınca her şeyi görmektesiniz siz… Bizse hiçbir şey beceremeyecek durumdayız. Kimimiz körlemesine aşktan kimimiz böle böle parçalama şuursuzluğundan kimimiz hatalarımız nedeniyle burnumuzdan kimimiz de borçlarımızdan yakalanmışız.
Görev tabii ki sizlere düşmekte…
Hadi, orada çok kaldınız. Kıpırdanın lütfen.
Gelin!.. Gelin hadi, gelin!
Gelin kurtarın vatanı…