Ermenilerle ilgili olarak bir de nüfus masalı var.
Ermenilerin 1914 yılında Venedik`te bastırdıkları harita ve tablonun içeriğinde Osmanlı Asyası'nda yaşayan Ermeni nüfusu 1.200.000 olarak gösterilmiştir. Bastıran kim, kendileri...
Bu rakam soykırım iftirasının yaratıcılarından Fransızlara göre 1.015.800, ortakları İngilizlere göreyse 1.300.000`dir. Morgenthau düzenbazıysa Ermeni kâtip ve tercümana yazdırdığı kitabında, altı yüz bin Ermeni`nin öldürüldüğü masalını yazarak Ermeni nüfusunun bir dağ gibi görülmesini amaçlamıştır.
2005 yılındaysa bu kez Orhan Pamuk adında bir kitap yazıcısı ortaya çıkmış ve Morgenthau'ı da geçen bir skora imza atarak adından söz ettirmiştir. Pamuk; nerden geldiği belli olmayan bir ilhama dayanarak, önce 1.500.00 den başlamış daha sonraysa Türklerin 1.000.000 Ermeni`yi öldürdüğünü postulat haline getirip dünyaya duyurmuştur. Böylece tarihte arzuladığı yere hiç kimsenin yardımı olmadan, yalnız kendi çabaları sayesinde oturma imkânına kavuşan Pamuk, espri olduğuna inandığım bir habere göre, bundan sonraki tüm kitaplarını Ermenice yazmayı düşünmekteymiş.
Tehcir hareketi herkese uygulanmamıştır. Eli soykırıma değmemiş birçok Ermeni yerli yerinde kalmış, mesleklerini ve yaşamlarını rahatça devam ettirebilmiştir.
Türk Tarih Kurumu'nun saptamalarına göre, göçe zorlanan Ermeni sayısı 438.758`dir. Ermeni Bogos Nubar`ın Başkanlığı`ndaki Ermeni Delegasyonu`nun Fransa Dışişleri Bakanlığı Özel Yetkilisi Gout`ya 1918 yılında verdiği raporda belirtilen sayıysa 400.000 civarındadır.
Amerikan Büyükelçisi düzenbaz Morgenthau`ın anılarında, yani gerçekleri ifade ettiği bir yerde verdiği rakam da, biraz abartıyla yuvarlanmış olsa da bunlara yakındır.
Gelelim öldürüldüğü söylenen Ermeni sayısına.
Dediler ki üç milyon Ermeni...
Sonra vazgeçtiler, iki buçuk milyondu canım dediler.
Baktılar yine olmuyor. İki milyon demiştik canım, siz yanlış anladınız çark edişi.
Sonunda bir buçuk milyonda karar kıldılar.
Beyler müjde!
Ermenilerin yaptığı bu hesaba göre; o devirde dünya üzerinde yaşayan tüm Ermenilerden daha fazlası öldürüldüğünden, bugün dünyada bir tek Ermeni bile yaşamamakta ve "Ermeni iftirası" diye bir derdimiz bulunmamaktadır.
Müjdemiz; öldüğü söylenenler için değil, üstümüze iftira atacak kimsenin kalmamasından.
Osmanlı bu işi nasıl becermiş acaba?
Bence; mutlaka mezarlıkları sulayıp ölü Ermeni tarımı yapmış, dünyada ilk kez "meftadan mefta" üretimini gerçekleştiren bu dahice fikrin sahibi olmuşlardır.
İster misiniz şimdi bir takım Ermeni kuruluşları, bir takım devletler ortaya çıkıp "Osmanlı mefta tarımı yapmış, meftadan mefta üretmiş" diye haykırsalar. Kitaplar yazıp, fotoğraf yayınlasalar.
Olacağına bakın.
Ya olursa!...
İşte bütün hikâye bu.
İşte bugünlerde her şeye komplo teorisi diyenlere tarihten bir komplo dersi.
Önce soykırımı hayal ettiler, sonra da ilan.
İşte başımızdaki pislik bu.
Toplu mezarlar, doğru anılar, doğru belgeler, kısaca tarih bizden yana.
Masallar, yalanlar, düzmece belgeler, kısaca hayaletlerin hayalleriyse onlardan.
Bu konuya bir daha değinmem gerekirse, Ermenileri destekleyen devletlere ait resmi ve özel temsilcilerin gerçek fikir ve sözlerinden pasajlar vermek isterim size...
Bakalım, meclis dışa dönük hangi taktiği benimseyecek.
Yalnız onlardan bir ricam var. Hemen her soykırım yazısında yazdığım gibi.
Lütfen, her il ve ilçeyle soykırımın yaşandığı her yere birer “Soykırım Anıtı” dikelim. Özellikle turistik bölgelerden başlayarak. Bugün yararı az gibi görünse de yarın getirisi çok olacaktır bu anıtların.
Örnek mi istiyorsunuz? İşte Kıbrıs Halkı.
1974 öncesini hatırlayan kaç kişi kaldı aralarında…
Gelecek kuşakların ilgisi anıt kitabelerinde yoğunlaşırsa onların bir daha Ermeni Masallarından etkileneceğini beklemesin kimse…
Günay Tulun