"Gelecek yazımda hiçbir yorum katmadan 'Ermeni Meselesi Arşivleri' içinden rastgele birkaç belgeyi önünüze bırakacağım. Altında yorumsuz küçük bir notla... Belki bir de küçük soru ?"
Bugün o sözümü yerine getiriyorum.
İthaf yazımdan sonra hiçbir yorum katmadan hem de!
Öncekilerle birlikte bugünkü yazımı da; soykırıma uğramış aziz şehitlerimizle onların acılarını taşıyan herkese; başta Fransa, Rusya, İngiltere, ABD, Belçika, Hollanda, Almanya ve Yunanistan olmak üzere soykırım mucidi, soykırım ortağı iki yüzlü dünya devletlerine; Türkiye Ermenileri arasında bulunan "Gerçek soykırım suçlusu Ermenilerdir" dememek için ezilmişlerin suskunluğu rolünü başarıyla oynayarak soykırımı Türklerin üzerine yamamaya çalışan kalabalık bir kesime, Türkiye'nin her haklı davasında hasımlarının yanında olmak için ön saflara koşan içimizdeki insan maskaralarına, kısaca özetlersek meleklerle şeytanın askerlerine ithaf ediyorum.
İşte, binlerce utanç belgesinden yalnız beşine ait başlık ve içinde neler olduğuna ilişkin alt başlıklar. Tutanakların içine girip okuma işini size bırakıyorum.
Devlet arşivleri çağırıyor sizi.
Ülke sorunlarına sahip çıkmanızı bekliyor sizden...
BİRİNCİ BELGENİN BAŞLIK ve İÇERİK ÖZETİ
"Ermeni ve Rusların Yaptığı Mezalim"
Ermeni Çeteleri ve Rusların Müslüman halka ırza tecavüz, ihtiyar ve çocukları hanelere doldurup yakma, cami ve türbeleri harab edip tahkir etme, cesetleri parçalayarak ateşte pişirip sağ olanlara yemeleri için zorlama gibi bir takım mezâlim uyguladıklarına dair Diyarbakır ve Trabzon Vilayetlerinden gönderilen yazılar...
İKİNCİ BELGENİN BAŞLIK ve İÇERİK ÖZETİ
"Ermeni Çeteleri ile Rusların Yahudi ve Müslümanlara Karşı Yaptıkları Mezalim"
Rusların Ermeni Çeteleriyle birlikte Hasankale'den asli hudutlara sürüldüklerinde beraberlerinde götürdükleri iki bin İslâm Ahalisi'nden bir kısmını öldürüp bir kısmını ülke içlerine sevkettikleri, Erzurum'da dokuz kişiyi idam edip on dört yaşına kadar olan erkek nüfusu meçhul yerlere gönderdikleri; Pekreç Nahiyesi'nde Ermenilerden oluşan bir mahkemenin üç-dört yüz kişiyi astığı, Aşkale, Tercan, Ilıca, Tavuskerd ve Artvin Çevresi'nde İslâm namına bir şey bırakmadıkları, Van'da Ermenilerin iki yüz kadar kadın ve çoçuğu öldürüp Mahfuran Deresi'nde sekiz-on bin Müslüman'ı katlettikleri, Narman Hududu'nda Hot Karyesi Ahalisi'nin mitralyözlerle tamamen imha edildiği, Bitlis'in Çukur Nahiyesi'ndeki Morh-i Süflâ Muhacirlerinin çoğunun kılıçtan geçirildiği, Ergani, Cinis, Pezentan ve Semerşeyh Karyelerinin ahalisiyle birlikte yakıldığı; Kürt Bedirhani Kamil'in şarlatanlığı sebebiyle Bitlis'e yakın bir yere yerleştirilen pek çok köy ahalisinin açlıktan öldüğü, ağır hasta çocukların Bitlis Hastanesi'nde vahşice öldürüldüğü, Balekan Karyesi'nde katledilenlerin cesetlerinin köpeklere yedirildiği, Çukur'da esir edilen kadın ve kızlara tecavüz edilip ihtiyarların yakıldığı, çocukların süngüyle öldürüldüğü ve diğer katliama dair Erzurum, Bitlis ve Mâmûretülâziz Vilayetleri'nden gelen belgeler...
ÜÇÜNCÜ BELGENİN BAŞLIK ve İÇERİK ÖZETİ
"Ermenilerin Ruslarla Trabzon ve Van Yöresinde Müslümanlara Yaptığı Mezalim"
Ermenilerin Ruslarla birlikte İslâm Ahalisi'ne ve özellikle kadınlara yaptıkları mezâlime ve kötü fiillerle ilgili Trabzon, Van ve Diyarbakır Vilayetlerinden gelen raporlar hakkında Dahiliye Nezâreti'nden Hariciye Nezâreti'ne yazılan yazılar...
DÖRDÜNCÜ BELGENİN BAŞLIK ve İÇERİK ÖZETİ
"Kars ve Ardahan Havalisinde Müslümanlara ve Esirlere Yapılan Mezalim"
Kars ve Ardahan Havalisi'nde soykırıma uğrayan Müslümanların sayısının 30.000'e vardığı, muhafazası Ermenilere verilen Osmanlı Esirlerinin çok kötü muamele gördükleri ve tüfek dipçikleriyle öldürüldükleri; Osmanlı Ordusu içinde bulunan Ermeni ve Rumların kendilerine bir şey yapılmayacağını bildikleri için kasden esir düşerek Ruslara bilgi sızdırdıkları, Kafkasya Ermenileri'nin de önce Osmanlılara esir düştükleri ve sonra kaçarak öğrendiklerini Ruslara bildirdiklerini gösteren belgeler...
BEŞİNCİ BELGENİN BAŞLIK ve İÇERİK ÖZETİ
"Ermenilerle Rusların van'daki Müslüman Ahaliye Yaptıkları Mezalim"
Rusların Van'ı işgali sırasında Ermenilerle birlikte Müslüman Ahali'ye yaptıkları soykırım ve vahşetlerle ilgili olarak Van Jandarma Sabit Alay Kumandanı Ali Cevad, Van Belediye Reisi Abdurrahman, mütekaidin-i askeriyye'den Vanlı Mülazim Recep ve Van Komiserlerinden Komiser-i Sani Zübeyr tarafından tutulan zabıtlarda ve mezâlimden kurtulanların ifadelerinde;
"..... Ağçakale Karyeli bir kadının aldığı düğün tedârikâtıyla yolda giderken Aspaşin Ermenileri tarafından hetk-i ırzı irtikâb ve eşyası da Havasor Nâhiyesi Komitesi'ne aşırıldığı tahkîkât-ı amîkada renk vermişdi...",
"....Târîh-i harb olan 330 senesi kânûnlarında Gevaş'ın Pelli Karyesi'ndeki sekiz kişilik jandarma karakolu, kâmilen katl olundular....",
"....331 senesi Mart'ı zarfında harbde hastalanarak memleketlerine gönderilmekte olan Diyarbakırlı Bişar Çeto'nun mücâhidlerinden olup merkez-i vilayete bir saat mesâfede Yedikilise nâm Ermeni Müessesesi'ne misâfir edilmiş yedi kişi kâmilen katl ve maktûllerin bir kaçının naaşlarının ve kâtillerden bir-ikisinin elde edilerek mehâkim-i adliyyeye teslîm edildikleri...",
"....Dir Nâhiyesi'nde salhâne şekline koyulan bir karyede mükellefe bir kızcağızın hetk-i ırzı irtikâb ve sonradan iki memesinin kesilerek cân-hırâş bir hâlde bırakıldığı ve o havâlîde nice sıbyânın boğazlanmış oldukları..." gibi konuların yer aldığı belgeler...
Sevgili okurlar; yukarıdaki bilgiler yalnız ve yalnız, binlerce belgenin en hafifleri arasından rastgele seçilmiş 5 tanesinin başlığı.
İçeriğini ve diğer belgelerin neler taşıdığını varın sizler düşünün.
Ben yorum yapmayacağıma dair verdiğim söze sadık kalıyorum.
Başbakanlık Arşivlerinde sizleri bekleyen binlerce belgeye ulaşmak için küçücük bir gayret sarfetmeniz yetiyor.
Hepimize düşecek görevin, ülkemiz üstüne yapıştırılmaya çalışılan bu iğrençliğe hayır demekten geçtiğini anlayabildiğinizi umarım.
Çocuklarımızla gelecek nesillerimizin, bu iftiralar karşısında boynu bükük kalmaması için büyük görev düşüyor bizlere.
Şehitlerimizin ruhlarını terkedilmişlikten kurtarmak için, içimizdeki cahillerle taştan yapılmış etkili kişileri bilgi bombardımanına tutmamız yeter.
Dünya; haksız davalarını haklıymışçasına sunan tüm sahtekârları alkışlarken biz haklı davalarımızı kendimize bile anlatamıyoruz.
Haydi, hep birlikte uyanalım şu derin uykudan.
Geçmişimiz, bugün ve gelecek nesiller için!.
Değmez mi dersiniz ?
Değmez mi ?...
Günay Tulun