ULUSLARARASI ÖRGÜTLER ve İNSANSIZ HAKLAR DERNEĞİ


Uluslararası Af Örgütü, insan hakları savunucuları olarak nitelediği Türkiye’deki İnsan Hakları Derneği’nin elemanlarına taciz yapıldığını belirtip buna son verilmesini istemiş. Üstüne üstlük “Herkesin ifade özgürlüğüne saygı gösterilsin” demiş.

Önce hemen şunu belirteyim ki insanları taciz etmek, tehdit etmek hiç kimsenin hoşlanmayacağı, doğru bulmayacağı bir eylem türü.
İnanın; tehdit ve taciz edenler de aynı tarzda bir eylemle karşılaştıklarında en az korkuttukları, huzursuz ettikleri kişiler kadar korkar, rahatsız olurlar.
Bu yöntemin doğru olmadığını söyleyip diğer tarafa dönelim usulca.

Bir türlü sevemediğim İHD’ciler!
Türk İnsanı için ne zaman olumlu bir iş yaptığınızı yazıp şu topluma deklare eder misiniz lütfen? Edin ki ne yaptığınızı anlayıp bizler de sizinle gurur duyalım.

Bakın, bugün Türkiye’de çok büyük bir kesim açlık sınırının altında ücret alıyor. Gizli ve açık işsizlik diz değil, dudak boyu. Çalışan kesim perişan.
Daha kazançları ellerine geçmeden, “Emekliliklerinde rahat ettirilecekleri” vaatleriyle maaşlarının bir kısmı tevkif edilen emekliler, bu vaatlerin aksine, rahatsızlıktan ölmek üzere. Gasp, soygun, cinayet, mafya olma aşkı had safhada… Çünkü; gelir dağılımı denen şey haksız, adaletsiz, tek yönlü bir trafik levhası gibi…
Bunları düzeltmek için yaptıklarınızı azıcık sesleseniz de, bizler de kocaman kocaman duysak, “Helal olsun, bak neler yapmışlar” desek, olmaz mı acaba?

Elli bin civarında yurttaşımızın nefesleri çekip alındı ciğerlerinden. Hayatlar kayboldu. İnsanlar öldürüldü. O güzel analar, yiğit babalar, güngörmemiş oğullar, gelinlik giymemiş kızlar geri gelmeyecek artık. Binlerce insanımız da sakat.
Neden ? Terör belasıyla birilerinin zengin olması gerekli de ondan.
Pekiyi, siz hangi yönde saf tuttunuz kendinize?
Hangi gün, hangi saat, hangi toplumun çilelerini dile getirdiniz? Şu kısacık hayatta herkesin; terörden, soygundan, canını kaybetmekten korkmadan alnının teriyle kazandığı hakça bir ücretin getirdiği huzur içinde yaşaması için ne yaptınız?
Aç, perişan, mağdur insanlar için neyin kavgasını yaptınız?

Türk İnsanı keyifsiz. Türk İnsanı moralsiz.
Kısaca mutsuz bir labirentin içinde cendereye yakalanmış gibi.
Bir de Ermeni Komedisi eklendi bunun üstüne.
Siz; Türkiye’nin “İnsan Hakları Derneği”, ne yaptınız Ermeni İftiraları’na karşı.
Ben rahatça “Ermeni İftiraları” diyebiliyorum. Çünkü; Adana’yı, Hatay’ı, Erzurum’u, Erzincan’ı eskinin Canik´ini ve daha birçok ili gezdim, gördüm. Soylarına kıyılmış Türk İnsanı´nın anılarını dinledim son şahitler yaşarken. Çocukluğumdan bugüne dek uzanan zorlu yıllar zarfında hiçbir şey yapamasam da olanları anlayabildim insanım adına.
İnsanlık adına…
Pekiyi sizler ne yaptınız bu konuda?
Doğruları arama, doğruları bulma, doğruları dile getirme, doğruları savunma adına?
Madem ki insan haklarının savunucususunuz, doğrulara erişip seksen milyon vatandaşınızı doğrularla aydınlatmanız gerekmez mi?
İnsanınızın doğrularla aydınlanarak dünya insanı karşısında ezik, boynu bükük, umarsız bir hedef olmaktan kurtarılması, sizin savunduğunuz haklar arasında yer almaz mı?
Siz ne iş yaparsınız Allahaşkına…
Adınızın başındaki “İnsan” kelimesi bana göre gereksiz.
Geri kalan hak ve dernek kelimeleriyse beni ilgilendirmiyor artık.

Uluslararası Af Örgütü, tekrar “Merhaba” size…
Biliyorum yaptıklarınız da yalnız değilsiniz. Birçok uluslararası örgüt de sizin gibi düşünüp aynı paralelde hareket ediyor.
Nerede Türkiye sözü geçse hemen karşı tarafda yer alıyor örgütler.
Haklıymış, haksızmış demeden hem de…
Yine de bu haksızlık sözünün bir yanında kalıp ezilmek istemem.
Bende oluşan kanı aynen, kelimesi kelimesine böyle!
Hiç akıllarınıza bizlerin de AB, ABD, Ermeniler ve yöneticilerimiz tarafından taciz edildiğimiz gelmez mi?
Hiç düşünmez misiniz bizlerin de ifade özgürlüğümüzün dokunulmaz olduğunu, sizler başta olmak üzere herkesin buna saygı duymasının gerektiğini?
İnş’Allah birgün size de nasip olur bizlerin de bir takım haklarla bezenmemiz gerektiğini keşfetmek.
O zaman da savunmanızı istemeyeceğiz bizleri.
Diyojen’i duymuşsunuzdur mutlaka.
Burası Diyojenler ülkesi çünkü.
Bir kalender Diyojen daha çıkar, aydınlatır ülkemi…





İlk Yayınlandığı Yerler
Yazarlar ve Ozanlar
Türk Edebiyatı
Kent Haber
Edirne P.

İlk Yayın Tarihi
4.5.2005