KORKUYORLAR




turklere biz savas actik kacaznuni225

Korkuyorlar!
Ermeni adı geçti mi Türk insanının ödü kopuyor.
Sanatçı, politikacı, asker; emin olun farketmez!
Gazeteci, öğretmen diye başlasak, sade vatandaşa dek sayıp soluksuz kalırız sonunda...
Hani bir şey yaptıklarından hani o yaptıklarını örtbas etmek istediklerinden değil!
Hani Ermeniler haklı da biz haksızızdan değil!
Türk insanı artık o hâlde ki ne sesini çıkarabiliyor ne de kendini savunuyor.

Nedeni belli...
Korkuyor!
İktidardan, bankadan, polisle savcıdan korkuyor.
Muhalefetten, muhaliflikten, seçtiği siyasetçiden korkuyor.
Şeyhten, hacı hocadan, hacıyla hocanın yapmaya çalıştıklarından korkuyor.
Amerikalıyla Arap'tan, üyesi olduğu Nato ve Avrupa Birliği'nden, Ermeniyle Ermenistanlıdan korkuyor. Türklere yapılan soykırımların ortağı; Rus, Fransız, Amerikan, İngiliz, Yunanlıdan korkuyor.
Onları taklit eden diğer "kel fodul" ülkelerden de...
Ermenilere soykırım yapılmıştır, Türkler "tü ka ka"dır diyenden; bu aptallıklarını parlamentolarıyla dünyaya ilan eden şapşal ülkelerden de korkuyor.
Kendisine karşı; bulduğu her taşın altından, iki parmağının arasına soktuğu başparmağını sallayıp duran Amerika'nın çıktığını gördükçe, korku üstüne korku koyup bir kez daha korkuyor. 
  

Etyen Mahcupyan, Sevan Nişanyan gibi saldırgan tutumlarından ödün vermeyen, aslında "Yeter be artık! Biz kardeşiz." demeleri gerektiği hâlde Türklere en ağır hakaretleri edebilen insanlardan korkuyor.
Onlar da benzer isimleri taşıdıkları hâlde; kendilerine, atalarına, yavrularına, torunlarına pisliklerin en aşağılığını yakıştıran; Orhan Pamuk, Halil Berktay, Murat Belge, Elif Şafak ve onların koldaş, yoldaş ve çıkardaşlarından korkuyor.
Bunların her açıdan kazançlı çıktıklarını gördükçe, aklı şaşıp gönlü karıştıkça karışıyor.

Türklerin uğratıldığı soykırımları "Türkler yaptı"ya çevirerek, doğru dürüst hiçbir şey bilmedikleri hâlde "Ermenilerden Özür Diliyoruz" kampanyası açıp bu kampanyaya imza koyanların vurdumduymazlığından korkuyor.
Bu tür yalan ve iftiraları prime çevirme gayretindeki gazeteci, yazar ve aydın oluşları kendilerinden menkul insanları gördükçe korkudan kala kalıp onları alkışlamaya başlıyor.
Bir kez olsun arşivlere girip araştırma yapmadan Ermeniler lehine fanatizmin doruklarına çıkan kitap ve makale yazanların varlığını duydukça kendi doğrularını söylemekten korkuyor.

Arkadaşlarımdan biliyorum.
"Ermeniler hakkında bir şeyler okumaktan, ciddi internet sitelerinde araştırma yapmaktan, oralardaki bilgileri dostlarıyla tartışmaktan ve kanıtlarla donanmış bilgileri özel sohbetlerinde referans almaktan" bile ödleri kopuyor. 

Bizimkiler; kendilerini tatmin için bir oyun bulmuş, onu oynayıp duruyorlar. 
Vatanımızı, her gün defalarca kurtardıktan sonra, hiç bıkmadan yeniden kurtarmaya koşuyorlar. 
Ya Facebook'ta ya da özel internet postalarında gösteriyorlar cesaretlerini...


Nasıl mı?
"Varlığı, henüz bilim tarafından keşfedilmemiş elementleri keşfedip bunların dünya üzerinde yalnız bizim topraklarımızda olduğunu yazdıktan sonra, korunmaları için, internet üzerinden sağa sola ileti göndermemiz gerektiğini" anlatıp duruyorlar.
İşte bu tür saçmalıkları okuyanlarsa kendilerine internet üzerinden nadiren gelen "gerçek" bilgileri de bu tür şüpheli bilgilerden sanıp dikkate bile almıyor.
Sevimli kâşiflerimiz, tüm bunları; "takma ad ve uyduruk unvanlar" kullanarak, çoğu zaman da profesör, doçent, doktor imzası altında yaparak, ne denli cesur olduklarını cümle âleme ispat ediyor, vatanlarına karşı yükümlü oldukları görevleri büyük bir huşu içinde tamamlamış oluyorlar.
Yanıldıkları taraflardan biri de şu...
Yazdıkları o akademik unvanları taşımak, insana ayrı bir değer katmıyor ki!
Mesleki bir unvandan mesleki bir konum ifadesinden başka hiçbir değeri yok.
Haini vatansever, boş kafalıyı derya, karaktersizi karakterli yapmıyor ki!
Üstelik son yıllarda bu unvanla anılan çok sayıda ilginç tip türetildi.
Ne dediğimi hâlâ anlayamayanlar varsa açsınlar bir televizyon, alsınlar bir gazete... Hem görürler hem duyarlar hem de anlarlar hemen.


Örneğin özürcüler...

Bence
kabilenin büyücüsü tarafından; farklı bir amaç uğruna okunup üflendiler. Bir klan, bir cahiller topluluğu olarak, son derece senkronizeler... Bu cahillerin aydın olduğunu söyleyen propagandistleri bile var. Onların; sanatçı, yazar, gazeteci, doçent, profesör unvanı taşımaları Mevlana Hazretlerinin bir sözünü hatırlatıyor bana... "Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok!"

Korku sarmış her yanı...
Gerçek Türklerin, yüzyıllarca yıkılmadan gelen asaletleri ayaklar altında...
Türklük; Osmanlının son dönemlerindeki gibi, aşağılayıcı bir unvan hâline getirilmeye çalışılıyor. Üç beş kuruşluk çıkar uğruna soysuzlaşanların sayısı inanılmaz boyutlarda... Çıkarcılığı felsefe edinenler, ulusal çıkarların korunma düşüncesini kovalıyorlar sertçe... Her önemli meselemize "Komplo teorisi" yakıştırmasını yapıp akılları sıra dalgalarını geçiyorlar. "Vatanım!" diyenleri aşağılayarak yalnızlaştırma gayretleri; cahiller toplumundan yandaş, yabancı amcalardan da bolca bahşiş sağlıyor.
Tüm rampaları rahatlıkla aşıyor hampacılar...
Vatan zordayken, "Adam sen de, bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Bu dünyaya kaç kere geleceğim. Gemim yürüsün; yüzsün, uçsun da!.." diyenlerin sayısındaki artış gerçekten korkutucu...

İnsanlar geçinememekten, aç kalmaktan korkuyor, korkutuluyor.
Servetlerine servetler katan eskilerle yeni zenginler, ağaca sarılan parazitler gibi her yanı sarmakta...
Karınları fazla yemekten şişmiş tok kurtlar, ortalıkta aç bakışlarla geziyor.
Stratejik kurumların ederi "üç otuz para"...
Halk korkuyor!
İnsanların konuşmaktan ödleri kopuyor.
Komşu komşudan, akraba akrabadan, maşuk aşıktan korkuyor.

Ülkesine yararlı işler yapmaya çalışan bazı değerli, ama gerçekten değerli insanımız uçak ya da araba kazasında (!) ölüyor. Bazıları da üzerine intihar (!) damgası basıldıktan sonra kapatılan bir dosyacıktan ibaret.
Recep Yazıcıoğlu, Eşref Bitlis konusunu bilenler ser verip sır vermiyor. 

Adnan Kahveci'yi, c
an verdiği o yol üstünde  sonsuza uğurlatanlar kim?
Bu kadarla bitti mi sandınız? 

Gerçek bilim insanlarımız nasıl yok oluyor? 

Nedeni bilindiği için mi kimse araştırıp olayları aydınlatmıyor?
Hrant Dink'i öldürtenlerin kime hizmet ettiğini bilenlerse görünmezliğin sırrını keşfetmiş gibi...
Sen, ben, biz, siz!
Korkuyoruz!
Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler bırakınız ezsinler...
Karşılığında ceplere ne girecek?
Önemli olan tek şey o değil mi?







Günay Tulun