[ I ] TÜRKLER ve ERMENİLER [ I ]

turklere biz savas actik kacaznuni225Bugün 3 Eylül Çarşamba, sabahın ilk saatleri...
Üç buçuk gün sonra, Türkiye'yle Ermenistan karşılaşacak. Bu, futbolda iki ülkeyi bir araya getiren, A Milliler düzeyindeki ilk milli maç. Rövanşı da var tabii... İnşallah her şey iyi gider, güzel şeyler için başlangıç olur. Sonunda da Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan arasındaki problemlerin, hal yolu taşları döşenerek çıkılır bu ikili seriden. Dileğim, dileğimiz bu...

İki ülkeden belli kesimlerin, maçta sergilenmesi düşünülen bazı jestlere itiraz ettiklerini okudum. Bayağı garipsedim. Düşmanlıktan elinize, elimize ne geçecek? Onu da bir anlatsanız. Birbirini yiyen ülkelere bakın. Çoğu şimdi sarmaş dolaş. Bizler neden olmayalım. Akıl ve mantık bir arada kullanıldığında olması gereken de bu! Yazılarımı okuyanlar, yapılanlar konusundaki fikirlerimi bilir. Ermeniler, Osmanlı Halkları ve Azerbaycan Türklerine karşı vahşi bir soykırım yapmıştır. O doğruları bir tarafa attığım sanılmasın.Her şeyi gerçeklerin üstünde inşa etmek gerektiğini bilelim önce...

Evet, Ermeniler hakkında birkaç yazım oldu. Bundan sonra da olabilir. Genelde; soykırımı Türklerin değil, Ermenilerin yaptığı üstüneydi yazdıklarım. Bunun nedeni de çocukluğumdan itibaren soykırım yapılan yerlerden birçoğunu görmem, şahitlerle görüşmem, toplu mezarlar gösterilirken orada bulunmamdı. Bunlar, tabii ki insan olarak etkiledi beni. Yapılan vahşetin boyutları şaşırttı. İnsanın insana böyle şeyler yapabilmesi için sapkın, şeytani amaçlarla donanması gerçeği, inançlarımı yoğun bir şekilde sarsıp zorladı. Tarih sayfalarına girerek yaptığım araştırmalar, onlardan sonra başladı. Yazı konularımdan bir diğeri de öldürüldüğü söylenilen Ermeni sayısının yalan, iftira ve karşı propaganda eseri olduğuydu. Tehcirin ülke toprakları içinde yapıldığını, bunun Osmanlı Topraklarından kovmak olmadığını yazdım. İhaneti kendi içlerinde aramaları gerektiğini de belirttim.
Tüm bunları yazarken takip ettiğim yola gelince: Her şeyi özellikle Ermenilerden ve onları bu hâle düşüren kışkırtıcı devletlerden topladığım tarihî donelerden alarak yazdım. Yani, onların tarafında durup onların baktıkları yöne baktım, onların gördüğü doğruları gördüm, saklamadım, çarpıtmadım, yazdım.

Sempati, acındırma duygusu, baskı, gözdağı, şantaj, cinayet, terör, dostane ilişkiler yoluyla etki altında tutulan ya da parayla satın alınmış bir sürü insan vardı karşımızda. Akıllı ama ahlaksızca oluşturulmuş bir taktikti bu. Tuzağa düşen ya da seve seve içinde yer alanlardan bazıları da Türkiye Cumhuriyeti'nden aldıkları kimlik kartını taşıyan hilkat garibeleriydi. Hem suçlu hem de güçlü rolünü oynuyorlardı birlikte... Doğruların herkes tarafından öğrenilmesi için, birinin o doğruları kaleme dökmesi, gerçek mazlumun kimler olduğunu gözler önüne sermesi gerekiyordu.
Baktım, bizim taraftakiler yine fransızdı her şeye.
Hem de ne fransız. İş başa düştü, ben de gerekeni yaptım.
Belki bazı Ermeni dostlarımı bu yüzden kırdım.
Çünkü, o yanlış öğretinin kabul edilip sürdürülmesi kolay geliyordu onlara. Anladığım kadarıyla bir kısmı tarihî gerçekleri araştırmaya başlamış.
Bu ilk başta rahatsız edici olur ama yanlışı doğrularla düzeltmek her zaman yararlıdır.
Sonunda herkes şapkasını önüne koyar, hata yaptığını anlar, nasıl düzelteceğine bakar ve düzeltilmesi için çaba harcar.


Devam edebilmek ümidiyle...




Sessizliğin Sesleri Gazetesi