GÜLMEYİN SAKIN: İSTANBUL'U YUNANLILAR KURMUŞ


"İstanbul'u Kim Kurmuş"taki konuya döneceğimizi söylemiştim. Ara vermeden devam ediyorum.


Alparslan'dan iki yüz yıl önce, güney ve güneydoğudan girerek Türklere Anadolu'nun kapısını açan, Anadolu'yu yurt edinen ilk Türk Devleti "Tulunoğulları"; dokuzuncu yüz yıl sonlarında Akdeniz ve Ege'de cirit atarken, Ege Adalarını üs yapıp kullanırken, Selanik’i işgal ederken neredeydi Yunanlılar?
Yok - tu - lar!

Romalılarsa oradaydı ve Tulunoğullarıyla savaşıp pes etmekle meşguldüler.
Peki bugün Kıbrıs benimdir diye avaz avaz bağıran Yunanlıların oraya Türkler tarafından götürüldüğünü bilir misiniz? Dünya Savaşı’nın en karışık günlerinde Almanlardan kaçıp Türkiye’ye sığınan, Türkiye’den imdat bekleyen sayıları yüz bini aşkın Yunanlı, gizli bir operasyonla ve tamamen insani amaçlarla Kıbrıs’a yerleştirildi. İnsani amacın sonucuna bakın. Bugün diğer adalar gibi Kıbrıs’ı da götürmek üzereler. Sanmayın ki diğer dediğim o adalar da öz be öz Yunan malıydı. Sakın sakın sanmayın. Hiçbiri değildi.
Tümü; Fenikeliler, Mısırlılar, Kartacalılar, Romalılar, Tulunoğulları, Maltalılar, Cenevizliler, Venedikliler, Osmanlılar diye saymaya başladıktan sonra; ne nefeslerimizin ne de benim diyen bilim neferinin bilgisinin yetmeyeceği sayısal bir derinliğe sahip.
Bu arada özellikle Türklere ait her şeyi tırtıklamaya alışık olan Yunanlının; Roma'yı Bizans yapıp sonra da sahiplenme çabasını, vesikaya bağlayıp mühürlediğimi umarım.

Küçük bir notum daha var. Tamam, Fatih o günkü adını telaffuz ederek "Konstantiniyye" demiş ama bazılarının hâlâ "Bizans, Konstantinopolis, Konstantinopl" demeye bayıldıkları İstanbul'un Roma İmparatorluğu Dönemi'ndeki adı, uzun yıllar boyu "Nova Roma" yani "Yeni Roma"ydı. Tırtıkçılar tırtıkçılığı bıraksınlar artık. Komik oluyorlar. Oluyorlar da bu tarih talancısı tarihçicikler, konuyu bilmeyen herkesi kandırarak, tarihin yalanlarla yazılmasına aracılık ediyorlar. İşte bu çok çirkin!

Onlar tırtıkçılığı bırakamazlar ama biz, Yunanlıların atalarını bırakıp bugüne bakalım.
Genlerinde miras olarak öyle yer etmiş ki her şeyi kendilerine mal etmeye pek teşniler. Sıkışınca da zavallı mağdur rolüne… Götürdüklerini sıralasak mı dersiniz? Ege Adaları, Batı Trakya, Girit, Rodos, Kıbrıs'ın şimdilik üçte ikisi, Karagöz-Hacivat, şiş kebap, rakı, lokum, baklava ve say say bitmeyecek bir dolu varlık. Tarihi çaldıkları gibi bunları da çalıp "Yunan Malı" yaptılar.
Yenilerini de yapma gayretindeler.

İnsan sütü emmişler için, sürekli acıyan bir yaradır bunlar.


Trakya'da yapılanlarla "Anadolu Soykırımı"nı unuttuk sanmasınlar.
Durup dururken büyük bir iştahla geldiler; hamile, çocuk, sakat, yaşlı demeden insanları yok ettiler. Yenilip kaçtıktan yıllar sonra da Türkler bizi Batı Anadolu’da soykırıma uğrattı diyerek her yılın Eylül 14‘ünü, feryat figan "Soykırımı Anma Günü" olarak kullanmaya başladılar.
Ya Pontus ya Pontus?..
Hem ahlaksız hem de iğrenç denecek kadar yüzsüzler.
.Tam burada, bir laflık yer açmadan duramayacağım.
Kendi istekleriyle gidenleri hariç tutarsak, mübadele yıllarında Yunanlı olmayan çok sayıda Rum, yani Anadolulunun, Yunanlı oldukları düşünülerek Yunanistan'a gönderildiğini, içim kahrolarak söylemek zorundayım. Bunda da tarihi çarpıtan, düzmece tarih yazan sahtekârların vebali büyüktür. Aslında kökeni ne olursa olsun hiç kimsenin yurdundan gönderilmesini hoş karşılamak mümkün değil. Yalnız şunun da çok açık bir şekilde bilinmesi gerek: Mübadele işi Yunanlılarla Batılıların, birlikte çomaklayıp ısrarla takip ettikleri alçakça bir konudur.

Anadolu’nun birçok yerindeki kazılarda, Yunanlılara ait olduğu beyinlerimize nakşedilmiş tanrı ve tanrıça heykelleriyle karşılaşırız. Yapan Yunanlı bir heykeltıraş, model de bir Yunanlı olabilir. Böyle bir bulgu yok ama hadi oldu diyelim, buna kim itiraz edebilir. Massai veya Namibyalı biri de olabilirdi, ona da itiraz etmezdik. Sorun şu: O tanrı ve tanrıçaların kökenin Yunanlılardan geldiğini nereden biliyoruz. Ya kökenleri Sümer, Babil ya da Karya’ysa?.. Bundan bin yıl sonra Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya gibi birçok ülkede Kur’an-ı Kerim bulan arkeologlar, “Buraların tamamı Müslüman Ülkesi"ymiş mi diyecek? Rusya’da İngilizce İncil
bulanlar, “Burası İngiliz veya Amerikalıların"mış mı diyecek? Budizm ile hiç ilgisi olmayan Türkiye’de bir dolu insanın evinde Buda heykeli var. Çinliler pazarlarda rahatça satıyorlar. Bunlar kazılarda bulununca buranın asıl halkı Budistler mi denecek? Ben Yunan tanrı ve tanrıçalarının da devşirme olduğu inancındayım. Bir gün onlar da ortaya çıkacak. Buraya kadar, "Türklere ait her şey benimdir." diyen Yunanlıların ve "Bana ne"ci bizlerin karakter yapısını hatırlatabilmişimdir umarım. Çünkü bu konu yazımızın tamamı için oldukça önemli dedikten sonra dönelim konunun özüne…

Yalnız bir ricam var.
İzin verirseniz bu işi gelecek yazıya bırakalım.
Duydum!
teşekkür ederim.







Yazarlar ve Ozanlar Grubu
İlk Yayın Tarihi: 3.10.2008